KENDİNİ DİNLE

Doğum yaptığınızda değil, hamile kaldığınızda anne olursunuz. Doğum yaklaştıkça annelik hormonları tavan yapar. Ve aslında siz okuduğunuz ya da size öğretilen ya da anlatılan değil, sadece harmanlayıp kendi bildiğinizi yapmak istersiniz.  Hayatınız boyunca hep yakınlarınız da bilen birileri vardır. Tecrübe anlatmak başka,  çok bilip müdahale etmek başka bişey… Sizden kopan parçayı ancak siz tanır ve gerekli şekilde büyütebilirsiniz. Ama yüzyıllardır her daim, bir büyük sizi eleştirir. Dinler ve kulak asmazsınız. Başka bir teyze gelir, o da başka şeyler söyler. Ve derken derken bıçak kemiğe dayanır. O kadar mı, evet hakikatten o kadar diyen çok anne tanıyorum. Bu büyük teyzeler de bilime,öyle pedagogtur,uzmandır dinlemez tanımaz. ‘’bizim zamanımızda doktor mu vardı. Böyle kitapla,mitapla çocuk mu yetiştirilir’’ der. Ve o saatten sonra böyle düşünen bir şahısa aslında pek de bişey anlatılamaz.

Evetttt doğumu yaptım. Meleğim,can parem,9 ay karnımda taşıyıp gözünün içine baktığım evladımı kucağıma aldım. Evlat ameliyathane de üşümüş,ve sağolsun hemşire arkadaşlar sıcacık sarmışlar. Bir de odada beni bekleyen aile büyüklerine ‘’açmayın üşümesin ‘’ demişler. Ben geldim kucağıma alıcam ’’ orası burası açılmasın,hem zaten böyle olmaz yeni doğan çocuk kolundan korkar vs. olur’’ diyerek  kundak yapmaya kalktılar. Tabi yeni ameliyathaneden çıkmışım en mutlu günüm şimdi birilerini uyarıcam çok bilmiş olacağım,büyüklerin kalbi kolay kırılır diye bıraktım serbest. Çocuk doktorum geldi. Kundağı görünce illa ki tepkili bir şekilde  sımsıkı bir kundak yapılmamasını ve hemen açılmasını istedi. Çünkü kalça çıkığına eğilim yaratması nedeniyle tıp otoriteleri tarafından kundak yasaklandı.   Ammaa velakin büyükler tıp otoritesi tanımıyor,işin içine tıp girdiğinde yüzleri asılıyor. Konu hemen yine eski zamanlara dönüyor. Dönüyor da o zamanlarda bilim bu kadar gelişmiş olmayabilir. Ve belki bir çok bebek sen farkında olmadan zarar görmüş olabilir. Eskiden insanlar nedeni bilinmeden ölüyordu. kimsenin sesi çıkmıyordu. Şimdi kimse hasta olmasın, sağlıklı bir yaşam olsun diye sağlıklı beslenin deniliyor. Ama büyükler yine can boğazdan gelir diyor. Tezat çok şey var aslında.

Bir keresinde benden birkaç yaş büyük bir arkadaş ‘’sen tecrübesizsin çocuğun ceketini ben giydireyim’’ bile demişti.  Sonraları ‘’gazımı var aaaa ayağının altına yağ sür yatır. Bak sen bu çocuğa doğduğundan beri su da vermedin. Olmaz ver evladım. Dur dur sarılık için şekerli su yapalım verelim iyi gelir. Bizim zamanımızda yapar verirdik. Aaa bak hala yanında yatırıyor. Yanında yatırma yerine alışsın’’  ‘’eee ben ileride de ayrılıcak diye bebeğimi koklamak istiyorum, emzirme döneminde o da beni koklasın istiyorum’’   ‘’ yok yavrum olur mu sonradan zor olur ayırmak,sen ayır ayır’’ Gelelim en zor döneme ek gıda başlar. ‘’ sen bu çocuğa ne veriyorsun, ama olmaz ki evladım bunu şimdi yemez,onu şimdi yemez. Ver sen ver 1 yaşını bekleme’’  Emzirme dönemi sonlanır çocuk tamamen gıdaya geçer.  Aynı zamanda tam 2 yaşındadır ve hareket başlar.  ‘’ aaa evladım bu çocuk çok zayıflamış, yemiyor bu çocuk hiç bişey, zargana gibi kaldı fukara, sen onun kendi eline verip yesin diye beklersen olmaz böyle,aç kalır. Kendin peşinden koşucaksın,besleyeceksin.‘’ ama iyide kendini geliştiricek, özgüveni artacak,oyuna dönüştürücek daha çok yiyecek,ince motor kaba motor’’ demeyin bırakın dağınık kalsın. devam edelim mi ‘’ ama olmazki bak orayı burayı kurcalıyor sen onu engelle kız biraz, öğrensin sonra zorluk yaşarsın’’

Evet sizin bile ‘’YETEER’’ dediğinizi duyar gibiyim. Hatta belki yazıyı yarıda bırakmak bile istemişsinizdir. Zor değil mi birilerinin sürekli fazla bildiğini sanması. Biz de anne olduk, biz de tecrübe kazanmak istiyoruz. Denemek istiyoruz. Ben oğlumu yalnız büyüten bir anneyim ama beni ara ara görenler bile inanın yetiyor. Yani bunların hepsini duydum.  umursamadan, dediğim hatta bazılarına diyemediğim tek bir şey oldu  ‘’sen doğurdun ve büyüttün,şimdi sıra bende bırak bende büyüteyim’’  sadece büyüklerde değil,görüyorum bazı anneler de 10 çocuk doğurup 10’nu da kusursuz büyütmüş gibi davranıyor. Ben bu blogu oluştururken bile bazı ince ayrıntılara dikkat etmeye çalıştım. Amaç kimseyi yönlendirmek değil naçizane paylaşmak. Şimdi bişey daha paylaşayım.  Çok sorulan tuvalet eğitimini, bununla ilgili ayrı bir yazı yazma gereği görmedim. Dilerseniz bir çok uzman tuvalet eğitimiyle ilgili bilgi paylaşıyor,yararlanabilirsiniz. Hatta bizim uzmanımız sevgili pskg.Melda hanım da sizlere tuvalet eğitiminde yardımcı olabilir. Ama ben kendi deneyimimi paylaşmak isterim. Bİr çocuğun tuvalet eğitimine hazır olup olmadığını sadece annesi bilebilir. Ve  bu çocuğun kas gelişimiyle de alakalı bir durumdur. Ben Ateş’i psikolojik olarak da hazırladım. Şöyle ki ona tuvaletle ilgili kitaplar aldım. Ayrıca bazılarının karşı olduğu lazımlığı aldım. Çünkü onu direk büyük bir tuvaletle korkutmak istemedim. Kendine özel küçük ve güven duyabileceği ayağını yere basabileceği bir tuvaleti olsun istedim.  Biz lazımlığı onun hoşuna gidecek çıkartmalarla süsledik. Ve hazır olduğunu düşündüğüm bir gün bezine elveda dedik.  Fakat kesinlikle gece bağlamadım. Yani bir attık tam attık. Geri dönüşümsüz. Ve 3 gün de evden çıkmadık. Birinci gün illa ki 2 kez kaçamak oldu. Beni şaşırtan geceydi. İlk gece hiç sorun olmadı. Sabah uyandığında çiş dedi ve tuvalete yaptı. Sonrasında hiç sıkıntı çekmedim. Dışarıya çıkmadığımız 3 günün ardından sonraki bir hafta her yere çantamda pet şişe taşıdım. Erkek bebek olmasının avantajıJ yani bizim hikayemiz çok kısa sürdü. Anne kararlı olduğu  sürece herşey daha kolay olur diye düşünüyorum. Sevgiyle…