SEVE SEVE…

Henüz daha bebekti, hafta sonları kahvaltıya çıkardık. Fakat bilirsin işte, emziren de bir anneysen oturmak biraz zor oluyor. çayından iki yudum alıp emzirmek için yer ararsın kendine, hele bir de arkadaşlarınla gitmişsen, ne mümkündür ki sohpetlere dahil olmak. Sonraları bu durumdan sıkılırsın ‘’aman benim neyime kahvaltıdır,yemektir,düğündür,dernektir’’ dersin. Sen demedin mi, ben dedim. Çünkü daha çok yoruldum.  İlk zamanlar ‘’ne var canım çocuk doğurduysam ben her zaman ki gibi kendime, aileme, arkadaşlarıma zaman ayırır, yemeğe de giderim, düğüne de, çaya da, alışverişe de’’ diyordum. Ama yaşadıkça pek ala rahat olamayacağını gördüm. Elbet hiç gezmedik değil ama kesinlikle sınırlandırdım. Düşününce bunun ne kadar da doğru bir hareket olduğunu anneliği yaşadıkça öğreniyor insan. Yalnız bir anneyseniz beni daha iyi anlayabilirsiniz. Çocukluğumda annemle ev gezmelerinde, günlerde çok oturtturulduğum için, çocuklu bayanların ev gezmeleri ve günlerini oldum olası sevmem de, girmem de.    Anneler haftada bir çocuğu bırakıp, kendine de zaman ayırmalıymış. Ben hiç ayırmadım. Her zaman, her yerde birlikte. Ben 3 yılda 3 kez kuaföre gitmişim. Onu da gidemeyen olabilir. Şanslı bile olabilirim. Ben böyle olsun istediğim için bırakmadım. Kendime ayıracağım zaman geceleri oldu. oğlum uyuduktan sonra benim saatim başlıyor. ne istersem o saatte yapıyorum. Çünkü geri dönüşü olmayan zamanlar bunlar. Bazen uykusuzluk saç baş yoldurur. Ama geriye dönüp baktığınızda anneliğe dair ne çok anı birikmiştir.

Yakın bir dostumla bir gün alışverişe gittik. ‘’yok bizimkiler böyle değildi’’ dedi. ‘’nasıl’’ dedim. ‘’Hiç durmuyor senin ki, sıkıldı, dinlemiyor’’ dedi. Çünkü ait olduğu yer bir giyim mağazası değil. Çocuğu ne kadar dizginleyebilirsiniz. Sana hitap etmeyen ve inanılmaz sıkılacağın bir yeri hayal et, ve benim seni orada kalmak için zorladığımı,  hepsi bu kadar aslında. Mağazadan çıkalım dedikten sonra da, ‘’bak dediğini yaptırdı, seni parmağında oynatıyor’ dedi. Onun her almak istediği dışındaki tüm söylediklerine kulak veriyorum. Empatiyle çocuk büyütmek kadar kolay bişey yok sanırım. O artık bir birey, benden ayrı bir yere bırakamıyorsam. Ona da bir birey olarak fikrini sormak zorundayım.

İlk 4 yılı hep önemsedim. Henüz hiç ayrılmadık. Şanslı annelerden biriyim. Her anına tanıklık edebiliyorum.  Böyle bir imkanım varken de anneanne, babaanneye bırakıp gezmeyi, o yanımda olmadan eğlenmeyi asla düşünmedim. Sağlıklı olduğunuzda zaman hızlı akar. Ve her geçen gün bir önceki günün pişmanlığını yaşatır. Ve ne olursa olsun. Mutlaka kendimize ayıracak zaman çıkar. Tabi bir de güvenli bağlanma konusu var. Ama ben anı yaşamaktan bahsediyorum. Hayatınızın ilk  4 yılını hergünü birlikte geçirmeye adayın derim. Sonra zaten okulla birlikte çocuğun hayatı ve biz ebeveynlerin hayatı daha da monotonlaşacak. Yani demem o ki seve seve, her yere birlikte SEVGİYLE….