OYUNCAKTA SINIR

Çocukların en değerli öğrenme ve keşfetme alanı oyundur. Oyun sayesinde iletişim becerisi kazanır, duygu gelişimi artar, ince ve kaba motor kabiliyeti gelişir, kendine güveni artar, yaratıcı düşünce ve bu düşünceleri ifade edebilmeyi öğrenir. Ayrıca bazı oyunlar enerjilerini atmalarına ve kaslarının güçlenmesine katlı sağlar.

Her çocuğun yemek yemesi, her çocuğun uyku düzeni, her çocuğun dil gelişimi, her çocuğun ilgi alanı, her çocuğun gelişimi farklıdır. Ama değişmeyen bir şey var ki; her çocuğun oyun metaryali ve oyuncağa olan ilgisi. Fransız filazofu Helvetius ‘’Aldığımız eğitim ne ise o kadar oluruz’’ demiş. İnsan geçmişte yaşamış ve öğrenmiş olduklarının ürünü. Ve doğru bir eğitim için doğru bir öğrenim gerek. Doğru öğrenim biz ebeveynlerde,eğitim ise okulda başlıyor. Öğrenmede oyunun önemi yadsınamaz bir gerçek.  Fakat oyunun ve oyuncağında ince nüansları olduğunu düşünüyorum. Benim ve benden önceki jenerasyon hatta daha da eskiler hatırlar ki, eskiden bu kadar oyuncak seçeneği yoktu. Öyle ağladık diye al yavrum durumu yoktu. 3-5 oyuncak alınırdı.onu da örneğin bebeğin ayağı çıktı,annem tamir etmeden sobaya atardı. Sobaya gitmesin diye kıymetini bilirdik. Ve pek tabi hayallerimiz vardı.  çünkü bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük, her istediğini alıp onu hayalsiz bırakmaktır.

Şimdinin imkanları yoktu. Teknoloji çok şey kattı illa ki zamane annelerine. O zamanlar da danışabilecekleri  pedagog yok. Psikolog ve çocuk gelişim uzmanı var. Ama  psikologlar şimdi ki gibi tv programlarında falan sorun söyleyelim yapmıyorlar,paylaşım şimdi ki gibi değildi.  Herkes büyüklerinden gördüğü gibi çocuk yetiştiriyordu. Oyun terapisi,aktivitesi,oyuncağı bilmeden.Evde ki metaryallerden çok şey yapılırdı. Babam bana tahtadan tekerlekleri olan, gövdesi metalden ve oturma bezi brandadan olan bir bebek arabası yapmıştı. Annem bez bebek yapardı, benim de elime iğne iplik verirdi. Al sana aktivite. Çorapları atardı önüme, hadi birlikte katlayalım diye… Ama  koordinasyonun farkında değildi. Montessori  yüz yıl sonra hayatımıza girdi, sadece anne babalara değil tüm eğitim sektörüne ve oyuncak sektörüne farkındalık kattı. Şimdi tahta bloklar satılıyor, eşleştirme setleri var çeşit çeşit  hem de baya uç rakamlarda.Çocuğun gelişimi için her şey alınmalı diyerek elbette alıyoruz. Ama acaba neleri gerekli neleri gereksiz diye düşünüyor muyuz? Ben evde oyuncak düzeni oluşturdum.  Benim yöntemim  şöyle; odasına 3 tane oyuncak kutusu koydum.  Tabi arada benim aldığım oyuncaklar dışında hediyelerde geliyor. Baktım kutu doldu taşıyor, hemen merdiven altına saklıyorum. Saklanan oyuncakları unuttuğunda yani  1-2 ay sonra hemen merdiven altı dükkanımdan bir oyuncağı hediye paketi yapıp oğluma veriyorum. O an ki mutluluğunu görmenizi isterim. Bunu kendi kişisel eşyalarımızda da yaparız. Çünkü dolapta çok fazla eşya olunca hepsini birden göremeyip aradığımızı bulamayız. Ve kuru kalabalıkta unutulur gider. Ayrıca kafa karıştırır. Empati yaparak bir yöntem oluşturmak şart. İlk zamanlar ayına göre oyuncak alırdım. Sonraki ay gelişim sürecine göre değişirdi oyuncak. Fakat 1,5-2 yaşından sonra çocukların bazı sabit oyuncakları oluyor. Saklanacak sonra da sürpriz yapılacak oyuncaklar. Araba gibi,bebek gibi… Onlar hep ister,ve onlar istedikçe sen hep alırsın. Çocuk oyuncakçıdayken evdekini unutur,kimi zaman gider aynısını alır. Bir şeye sahip olmak için harcanan çaba ve sonrasında hiç yokmuş gibi gözün görmemesi durumu… Dostoyevski ‘’kolomb Amerika’yı bulduğunda mutlu olmadı,ararken mutluydu’’ diyor.  Bazı şeyleri hayallerinde bırakmak güzel bence. Ayrıca uzmanlar fazla oyuncağın dikkat dağınıklığına sebep olduğunu söylüyor. Oyuncaklarda bile ihtiyaç listesi oluşturdum J mesela bir ambulans olmalı hoop bir ambulans aldık. Ambulans varsa bir doktor seti olmalı evde oyun kurucaz. Sonra bir çiftlik seti (benim en sevdiğim) çiftçiler ve bol bol hayvan olsun. Polis arabası,uçak,helikopter,gemi, mutfak seti olsun,sebze ve meyveleri olsun gibi gibi.. çünkü bu gibi oyuncaklarla oyun kurabilir,eğlenirken öğrenebilir de. Ve tabi zeka geliştiriciler ayına ya da yaşına göre,mesela bol puzzle,lego,küpler,tahta bloklar gibi… bunlar ana oyuncaklar J hani mutfakta ana malzelemerimiz olur,onun gibi düşünün.  Çocuk 24 saat zaten bu oyuncaklarla oynamıyor. Gün içinde aktivite yapıyor,dışarıda eğleniyor,mutfakta anneye yardım ediyor(bu da bir nevi aktivite) sonraa müzik eşliğinde dans ediyor (Ateş’in meşhurdur,çok sever) kitap inceliyor,masal dinliyor… vee gün böyle geçiyor.  Kimi çocuk çok ısrarcı ve inatçıdır. Oyuncakçıda ‘’ bu oyuncak alınacak’’ diye kendini yerlere atar.  Ben böyle bir krizi yaşamadım ama tabi oyuncakçıdan çıkmayıp tüm oyuncakları incelemek için ağladığı oldu.  Bu durumda hemen kucağımda kolumun altına alıp oyuncakçıdan çıktım. Kolumun altına alma sebebim onun o an ki öfkesine kurban gitmemek J belli olmaz 2-3 yaşında bir çocuk henüz düşünmeden hareket eder. Gardınızı alın derim. Bu yöntemi bir çok uzman önerir. Bende bir kitapta okumuştum.  işe yarıyor. Ben çocuğa çok konuşmayı sevmiyorum hemen icraata geçmek benim çocuğumda daha etkili oluyor. Belki siizn çocuğunuz bir dediğinizi ikiletmez. Ben üçüncü kez uyarmadan kucaklıyorum. Hem çocuğa laf kalabağı yapmıyorum, hem kendim yorulmuyorum. sevgiyle…