MİYOMDA BİTKİSEL ÖNERİLERE DİKKAT !

Kadınlarda en sık rastlanan sorunlardan biri olan miyom, son yıllarda bitkisel tedavilere artan ilgi nedeniyle Tv programları,internet siteleri aracılığıyla ulaşılan bilgilerle tedavi edilmeye çalışılıyor. Hekimlerin bu tedavilere mesafeli yaklaşması  para kazanmak için ameliyat yapmaya çalıştıkları gibi bir tepkiye yol açıyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, internetten soğan suyu başta olmak üzere bazı bitkisel kürlerin miyomu yok edeceğini okuyan pek çok kadının bu kürlerden medet umabildiğini ancak bunun sonucunda tedavide zaman kaybı yaşayabildiklerini, kolayca hallolabilecek bir sorunun çok karışık bir hale gelebildiğini söylüyor. Dr. Funda Öztürk, bazen hiç belirti vermeyen bazen de kişide ciddi problemlere yol açan miyomları anlattı, tedavisine yönelik önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

 

 

Kimi zaman hiçbir şikayete yol açmayıp sessiz kalırken , kimi zaman şiddetli ağrısından göz açtırmayabiliyor, ciddi problemlere neden olabiliyor! Miyomlar… Rahim duvarındaki düz kaslarda gelişen iyi huylu nodüller. Kadınlarda en yaygın sorunlardan biri olan miyomlara; 20-35 yaş arasındaki her 5 kadından 1’inde, 35 yaş üzerindeki her 5 kadından 2’sinde rastlanıyor. Miyomların nedenleri tam olarak bilinmezken, kandaki östrojen seviyesinin arttığı gebelik döneminde ve östrojen içeren ilaç kullanımında büyümeleri, buna karşın menopoz sonrası küçülmeleri miyomların oluşumunda hormonal faktörlerin etkili olduğunu gösteriyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, miyomların en çok; sık ve yoğun adet kanaması, bel ve kasık ağrısı, adet sancısı, baskı hissi, sık idrara çıkma, kabızlık, ilişkide ağrı, kısırlık, düşük, erken doğum ve karında şişkinlik gibi sorunlara neden olduğunu söylüyor.

 

Erken  doğum ya da düşüğe yol açabiliyor

 

Anne olmayı engelleyebilen nedenlerden biri de miyomlar. Çoğu zaman gebeliğe zarar vermeyip, tedavi için birşey yapılması gerekmiyor. Ancak miyom rahim kanalı içerisine doğru yerleşmiş ve kanala bası yaratıyorsa erken dönemde düşüklere veya erken doğuma yol açabiliyor. Büyük miyomlar çocuğun başının doğum kanalına girmesine engel olabilecek bir lokalizasyonda olabildiğinde bu da sezaryen operasyonu ihtimalini ve doğum sonrası kanama riskini artırabiliyor.

 

Kansere dönüşme riski var

 

Miyomların teşhisi çoğunlukla rutin jinekolojik muayene ve ultrasonografi sırasında konuluyor. Bazen de miyomların yerini ve diğer organlarla ilişkisini saptamak için çeşitli tetkikler yapılıyor. Miyomların binde 7’sinin ‘sarkom’ denilen kansere dönüşme riski var. Ancak hangi miyomun sarkom olabileceğini belirlemek ameliyat öncesinde oldukça zor. Sarkom tanısı, çıkarılan miyomun patolojik incelemesi ile kesinleştirilebiliyor. Hızlı büyüyen, tek, ağrı oluşturan, şikayetlere yol açan, kanlanması artmış miyom görünümlü kitlelerin sarkom olma ihtimalinin diğer olgulara göre biraz daha yüksek olduğunu belirten Dr. Funda Öztürk “Sarkomlar, nadiren karşımıza çıkmakla birlikte, erken tanısı konulamadığında ya da başlangıç tedavisinde ince ayrıntılar dikkate alınmadığında ölümcül sonuçlara yol açabilme potansiyelini taşıması açısından son derece önemli” diyor.

 

Bu miyomlarda tedavi şart!

 

Hastada herhangi bir sıkıntıya yol açmayan, sessiz, boyutları küçük veya menopoza yaklaşan bir kadında görülen miyomlar sıklıkla tedavi gerektirmezken; şiddetli adet sancısı, adet dışı kanamalar, kansızlığa yol açacak seviyede kanamalar, miyomun büyümesinde hızlı artış, kısırlık, kasık ağrısı ve ilişkide ağrıya yol açan miyomların tedavi edilmesi şart. Dr. Funda Öztürk, miyomların günümüzde gerek cerrahi dışı yöntemlerle gerekse çeşitli cerrahi operasyonlarla tedavi edilebildiğini belirterek “Miyomların tedavisinde son zamanlarda ‘Ulipristal Asetat’ isimli bir etken madde üzerinde yapılan çalışmalar, yakın gelecekte miyomları cerrahi tedavilerinden uzaklaştırarak belki de sadece ilaçlarla tedavisini mümkün kılacaktır” diyor.

 

İnternette önerilen kürler zaman kaybettirebiliyor!

 

Özellikle kadınsal şikayetlerde internetten ve eş dost çevresinden kulaktan duyma pek çok alternatif öneri ile karşılaşılıyor. Ancak bunların çoğu zaman kaybına yol açtığı gibi, sorunun daha da büyümesine ve tehlikenin artmasına neden oluyor! Umut bağlanan bitkisel yöntemlerden biri de soğan kürü. Dr. Funda Öztürk “Soğan, yemeklerimizde yaygın olarak kullandığımız, içeriğinde B, A ve C vitamini, iyot, fosfor, kükürt gibi maddeler, mineraller ve antibiyotik görevi yapan zengin içerikleri sayesinde besleyici değeri yüksek, sağlıklı bir sebzedir. Son yıllarda miyomlar üzerindeki faydaları sıklıkla gündeme gelmektedir. Ancak soğan kürü ile tedavi beklentisi yüksek olmamalıdır. Özellikle kansızlığa  yol açacak seviyede kanamaları olan, büyük miyomları bulunan, kısırlığa yol açan ve diğer organları etkileyecek seviyede miyomları olan hastaların soğan kürü yapıp tedavi sonucu beklemesinin yanlış bir seçim olacağını belirtmek isterim. Bu beklenti, zaman kaybına yol açarak sorunu daha da büyütecektir” diyor.